Otorite, Maestroluk, Dil, Kültür ve Türkiye’de Tango
Ana fikri baştan söyleyeyim: Öğrenmek için otoriteye ve özel bir maestroya ihtiyacınız yok. Kendi kendinize yetersiniz, tüm dünya zaten sizin maestronuz. Beni okuyanlar alışmıştır, lafı kimi zaman doğrudan söylerim, kimi zaman da dolaştırarak getiririm. Başlığın ve içeriğin birbiriyle ilişki içinde olmasına çaba gösteriyorum. Kimi zaman tutturamadığım ve sınır ihlali yaptığım oluyor, yine de çabamı sürdürüyorum. Tango keyfi açısından daha başlarken Macit Şirin ve Yağmur Pehlivanlı’nın bir performanslarını göstermek isterim. Tango’yu “klasik de klasik, salon da salon!” diye dar kalıplara koymamışlar ve müzikal hissi sahneye güzel taşımış, dışa vurumcu drama ve ifade araçlarını müzikle buluşturmuşlar. 2016’da yaptıkları bir Tango Nuevo performanslarını izliyoruz: Şimdi yazacağım konuya sırası ile El Chino’nun konuşması ve Tango’dan arkadaşlarımız Faysal Tekoğlu ve Macit Şirin ile kısa diyaloglarımız nedeni ile giriyorum. Çünkü her üçü de “Maestro” olarak anılmak istemiyorlar. Başka...